Monday, October 6, 2008

SEÇİM SİZİN



Diyelim herşey güllük gülistanlık…. Yine de halimize şükreder miydiniz?
Hiç sanmam.

İnsanoğluna genelde hayatla ilgili birkaç fırsat verilir ve bu fırsatları değerlendirme yeteneği. -Bana böyle bir fırsat verilmedi!!! demeyin; kesin, ömrü hayatınızda sizi de zaman zaman bu tür fırsatlar takip etmiştir -hatta bazen ısrarla takip etmiştir- ama siz çoğu zaman başa çıkamayacağınızı düşünerek izinizi kaybettirmeyi yeğlemişsinizdir.

Bu tür plansız programsız fırsatları hayatımızın özel anlarından çalmaya gelen birer hırsız gibi görürüz ve bir anda –çoğunlukla hiç düşünmeden- arkamızı dönüp hızla uzaklaşmayı mantık biliriz. Fırsat, hırsız olmuştur; siz, çaresiz kurban… Bir miktar kovalar sizi. Sonra zararsız olduğunu anladığınızda, çok geçtir artık, arkasından bakıp ağlamak düşer size.

Yerine yetindikleriniz; sizin seçimleriniz olurverir bir anda. Bir süre bu seçimleri ayakta tutmaya çabalarsınız. Hani hırsınız yeterli olur kaçırdıklarınızı yerine getirmek için. Sonra çalış,didin…. Derken bir bakarsınız başa dönmüşsünüz. Kaçırılan fırsatlara, ah vah zamanıdır şimdi.

Hayır, artık hertürlü fırsata açıksınızdır. Yollarını gözlersiniz fırsatların, balıklama atlayacaksınız bu kez, kararlısınız… Ama olmaz!!! Siz istediğiniz an çıkmaz karşınıza fırsatlar… Bir müdet bu buhran devam eder, etkiler hayatınızı.Kendi teşhisiniz imdadınıza yetişir; evet,evet… Basiretiniz bağlanmıştır artık.

Ümit tükenmeye, gerçeklerle yüz yüze gelinmeye başlandığı andan itibaren, olan durumu kabullenme eğiliminiz ağır basar. Ne de olsa hayat yıpratmıştır sizi. Artık uğraşamazsınız boş dünya işleriyle…

Zaten fırsatlarda kovalamaz olmuştur sizi. Eeee… olana bakacaksın her zaman…

-‘Sende ne yaptın yahu… Olayı dramatikleştirdin.’ demeyin.

Depresyon çağımızın olağanı artık ve hemen hergün hepimizin zihninden bu tür buhranlar geçmiyor değil. Yoğunluğu fazla olmadığı sürece aslında yararlı da. Her ne kadar olumsuz duygular gibi görünsede, düşünmek; özellikle olanı olmayını zihinde tahlil etmek, sizi gelecek için hazır kılar. Yaş tahtaya basmamayı, fırsatları değerlendirip, size yararlı olanı rahatlıkla diğerlerinden ayırmayı öğretir.

Üstelik öğrenme süreci de, öyle çok uzun değildir. Bir, bilemeden iki fırsat kaçırınca üçüncü için tetikte olmak gerektiğini çok çabuk kavrıyor insan.

Hem, yazımın başında sormuştum ya hani; ‘-Herşeyiniz mükemmel olsaydı, yine de şükredermiydiniz?’ diye. Birkaç fırsat kaçıranların cevaba başlangıç sözcüklerini duyar gibi oluyorum; ‘Şu an da herşey iyi ama….’

Bir fırsat daha bekliyorsun değil mi? İnsanların fırsat diye değerlendirdikleri, bitbek tükenmek bilmez beklentileri olmasaydı, hayat çekilir olurmuydu sanki.

Tüm bu düşünceler ışığında vardığımız nokta –en azından benim için böyle- ;

Beklentiler fırsatları doğurur, birkaç fırsat kaçırmış olmak tekrar kaçanlarla karşılaşmayacağınız anlamına gelmez. Ya oturun bekleyin ya da; bırakın kovalanmayı, birazda siz fırsatları kovalamayı öğrenin. Seçim sizin.
EMİNE YETKİNER

No comments: