Bu hikaye iki arkadaşın, belki sizin ve arkadaşınızın hikayesi. Okurken bu benim diyecek, belki de sadece gıpta edeceksiniz. Gerçek şu ki bazen, bazı duyguların bize hatırlatılmasına ihtiyacımız vardır…'İki arkadaş çölde yürüyorlardı…Yolculuğun bir noktasında aralarında tartışma çıktı ve biri diğerine tokat attı. Tokadı yiyenin canı çok acıdı ama birşey söylemeden kuma şöyle yazdı :- Bugün en iyi arkadaşım beni tokatladıBir vahaya gelene kadar yürümeye devam etiler ve suya girmeye karar verdiler. Tokadı yiyen bataklığa saplandı ve boğulmak üzereyken arkadaşı onu kurtardı. Boğulmaktan kıl payı kurtulmuştu ve bu sefer bir taşa;- Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı, diye yazdı. Bunun üzerine tokatı atan ve hayat kurtaran arkadaşı merakla sordu;- Tokat attığımda kuma, seni kurtardığım da ise taşa yazdın neden?Diğeri cevapladı;- Acılarını kuma, iyilikleri ve sevinci taşa yazdığında, acılar bir rüzgarla savrulup giderken sana kalan sadece iyilik ve güzellik olacaktır. Bu arkadaşlığını bir ömür sürdürmene yardımcı olur.'Şimdi herkes kendi arkadaşlıklarını, dostluklarını, incinmişlik, kırılmışlık,…lık,….duygularını şöyle bir gözden geçirdiğinde uzun süreli dostuklarının aslında ne çok badirelerden geçtiğini ve yinede geriye kalanın iyilik, sevinç ve paylaşım olduğunu hatırlasın.Belki de uzun süren dostlukların, arkadaşlıkların içinde barındırdığı ana unsur da bu; KUM ve TAŞ?!Hayatımızı, insanlarla olan paylaşımlarımızı yönlendiren de bu değilmi zaten yani tercihlerimiz… Hangi duyguyu ne tarafa yazacağımızın tercihi bize ait ama olumsuzun kalıcı olması da kimseye fayda getirmiyor. Yıpratıyor, üzüyor, yoruyor… Kalıcı olan ömür uzatmalı, kahkaha attırmalı, ya da illa ağlayacaksak samimi ve içten omuzda ağlatmalı….Teoride okuduğumuz her yazıdan etkilenir uygulamak isteriz. Ama çoğunlukla hayat bize oyununu oynar ve biz tercih hataları yapabiliriz. Bu durumda duyguları yazacağımız ister KUM olsun, ister TAŞ; tebeşir kullanalım yazarken. Tercih hatamız olursa sil baştan düzeltmesi kolay olsun.Bırakın binbir hatırayla dolu bol TAŞ'lı vahalarınız olsun, en kötü ihtimalle geriye dönüp baktığınızda el değmemiş uçsuz bucaksız çölü görürsünüz…
Emine Yetkiner
Monday, October 6, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment