Monday, October 6, 2008

KORKULAR...

İnsan hayatına yön veren en önemli olgu….Yazılmamış tarihin babası, geçmişi, geleceği belirleyen, insanı olduğu yere zincirleyen ve ne oluyor bana, daha doğrusu; neler olamıyor hayatıma dedirten bir numaralı düşman…O kadar yakın ve bütünün o kadar içinde bir parça ki ; elinizi kesip atmak kolaydır, ondan kurtulmaktan.Kendi varettiğiniz şeyleri silip atmak, herzaman size verilenlerden kurtulmaktan daha zor, meşakkatlidir. Ama bu korku zımbırtısı aralarında en çok ayak direten, sizi en çok kumpasa alandır. Sağ gösterir, sol vurur… Eğer üstüne gitmez kaçmaya çalışırsanız, sizi en dar mengenelerin içinde eritmeye yemin eder, büyüdükçe büyür… O büyüdükçe içinizde organlara sığacak yer kalmaz, patlamalara gelirler…Korkularınız kadar varsınız hayatta, onlar kadar yaşar, oalar kadar ölürsünüz… Burda bahsini ettiğim birden fazla ölüm hali, artık sizi iyice köşeye sıkıştırdığında takındığınız fiziksel görüntüdür. Nefesinizin sesi,size bile kaf dağının ardından gelir, göz bebekleri büyür, büyür, ter, kan , kıyamet, bir dikkat, ayaklar her an kaçışa nazır…. Ölüsünüzdür, hayatta, bir ölü ; tabutun kapağı aralık, isterseniz bir hamleyle açarsınız kapağı,dışardasınız işte… ama olmaz, kendi yaptığın cam tabut, tüm korkulardan daha emin ve güvenlidir senin için…Sonrası….Katıla katıla gülmek istediğin, yine de hadi iyilik bende kalsın dediğin zamanlar vardır. Karşındakine anlam yükleme ihtiyacı dahi hissetmezsin. Allah’dan akıl fikir dilersin onun için, sadece. Bir de çevresindekiler için birazcık ilim, irfan, vicdan. Elinden gelen veya gelmesini istediğin budur sadece.Bazen tiksinç gelsede, yine de fikrin tahribatından ve değiştirme özelliğinden korumak için kendini, soyutlarsın. Tavrın belliyse belki kayıpların olur. Ama öbür dünya inancın varsa, bilirsin devir devran döner kaybın kazanca dönüşür. Bu fikirdir seni ayakta tutan. Nefsine zulmedip, insanlığını artıran…Diğerlerine…Bu dünyaya da herşey yolunda gitsin diye gelmiştin zaten. Kumanda edilen herşeyin uygun zaman ve mekanda kendiliğinden, sen hiç zorluk nedir bilmeden olması olağan senin için. Hayatın sıkıntı nedir bilmeden geçecek ve sen ahlaksızlıklarını dolu dizgin devam ettirip hayata dair en ufak bir iz, bir iyilik bırakmadan keyif ve sefana devam edeceksin öyle mi? gülüyorum haline, tavrına konuşmalarına, düşünmeden sadece olanla yetinen aklına, bir de zeki geçinirsin. Senin zeka kibirinden ibaret , boş ahmak zekası. Teknik kapasiten ful; anladıkta; birazda insanı kapasiten olsa ne hoş olurdu. En azından aşık olduğun; kendin için, birşeyler yapmış olurdun….
Emine Yetkiner

No comments: